Değirmen’de “Ney”le gelen şifa
Değirmen’de “Ney”le gelen şifa
NİHAN YARKENT İNCE
Türkiye’nin ünlü Neyzen’i ve Müzikoterapi Uzmanı Kerem Tufan ile organik üretimin ilk başladığı
yerlerden olan Kuşadası’ndaki Değirmen Park’ın kurucusu Gürsel Tonbul’un yolu kesişti. Ortaya
otizmli çocuklar için “Neyzen Şifahanesi” çıktı. Dünyanın dört yanından gelen engelli çocuklar ile
Neyzen Şifahanesi, müzik terapi seansları ve ney meşklerine sahne oluyor. Tüm müzisyenlerin en zor
enstrüman dediği “ney” ile Kerem Tufan şifahenin kapılarını Yeni Asır’a açtı.
Dünyanın dört bir yanında Ney üflediniz. İlgi nasıldı?
Hz. Mevlana’nın doğduğu Afganistan’ın Belh şehri, Kabil, Şibirgan, Mezar-ı Şerif başta olmak üzere
dünya başkentlerinde ney üfleme şansına sahip oldum. Ünlü sanatçı Yıldız Kentler ile düet yaptım.
Ney, Allah kelamının, kullarına gizliden seslendiği, herkesin -maalesef- işitemediği, güzel gönüllere
temas eden bir habercidir. Bu yüzden ona duyulan ilgi, böyle değerlendirilmeli. Bugün sosyal
medyanın da katkısıyla Ney’e karşı yükselen bir ilgi olduğunu söyleyebilirim.
Müzik terapi olayı nasıl başladı?
Müzik terapi olayı ayrı bir hikaye. 2009 yılında İstanbul’da özel eğitim öğrencilerinin olduğu bir okulda
başladı bu yolculuk. Onların eğitimlerine, hayatlarına dokunabilmem için mesleğim olan müziğin
onların hayatlarına nasıl etki ettiğini araştırdım. Pedagojik formasyon etiğimini aldım.
Ancak bir ayağınız sürekli yurtdışındaydı. Kesin dönüş nasıl oldu?
Müzik terapisti olduktan sonra Londra’dan Türkiye’ye döndüm ve Kuşadası’na yerleştim. Sonra
engelliler köyünden haberdar oldum ve o mesleğimi icra edeceğim bir ortam olması için onlarla
tanışıp her hafta perşembe günü gönüllü olarak müzik terapi ve müzik derslerine gittim. Dr. Murat
Ulusoy’un desteğiyle öğrencilere bir piyano olduk. Okulu kurduk ve Eylül ayından Haziran ayına kadar
her hafta müzik terapi derslerini yürüttük.
Şifahane fikri nasıl oluştu?
Selçuklu ve Osmanlı’da Bimarhane ve Şifahand kültürü ruhsal hastalıkları tedavi edici bir unsur olarak
kullanılmıştır. Ney ve su sesi ile Türk müziği makamlarının frekansları bir çok hastalıklara deva
olmuştur. Kadim kültürümüze ait bu kıymetli ilim Batı’ya da ilham olmuş ve önemli gelişmelerle birlikte
Avrupa’da etkin bir bilim dalı olarak kabul gördü. 6 yıl önce böyle bir şifahaneyi hayal etmeye
başladım.
Hayalinizde neler vardı?
Özel gereksinimli çocukları, otizmli öğrencileri davet edebileceğim bir yer olsun diye hayal ediyordum.
Atların onlara çok iyi geldiğini bildiğim için, içinde bir kaç tane de atımız olsun diye düşünürdüm hep.
Onlarla müzik yapabileceğim taş binalar hayal ederdim. Değirmen Park’ın kurucusu Gürsel Tonbul bu
hayali gerçeğe dönüştürdü. Biliyorsunuz, burası 150 dönümlük bir çiftlik ve burayı ziyaret edip de
ağlayan bir tek çocuk göremezsiniz. Çocukların doğa ile başbaşa olduğu, atların, doğadaki diğer
canlıların olduğu bir ortam ve böylesine güzel bir yerde bir taş binayı bize tahsis etti.
Burada nasıl bir çalışma yapıyorsunuz.
Kadim kültürümüzün nadide enstrümanlarından biri olan ney sazının tanıtılması ve özel gereksinimli
bireylerin müzikle tedavi ve gelişmelerine yönelik akademik çalışmaların yürütüldüğü bir merkez
olarak tasarladık. Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından gelen davetli ve ziyaretçilerimiz için
haftanın belirli gün ve saatlerinde müzik terapi seansları ve ney meşkleri yapılıyor.
Nasıl bir eğitim alıyorlar?
Burası tesadüfen bize armağan değil. Bu kaderimizde varmış. Dünya üzerinde L hatlarına denk gelen
bir konumu var burasının. Bu bölgenin biyoenerjisi çok yüksek. Şifahane’nin inanılmaz bir enerjisi var.
İçeri girip ağlayan bir çocuğa daha hiç denk gelmedim. Herkesin huzur bulduğu bir yer. Ney sesi
zaten hepimizin kalbine dokunan bir ses. Müzik ve ney benim o çocuklarla iletişim kurmama kolaylık
sağlıyor. Bu sayede onların eğitimlerine ve sosyal hayatına katkıda bulunabileceğim profesyonel
müfredatımı uygulamakta zorlanmıyorum.
Hedefiniz nedir?
2009 yılında eğitim verdiğim okulda bir öğrencim vardı. Adı Ali Gürhan, o zamanlar 10 yaşındaydı.
Özel olarak ilgilendiğim bir öğrencim, Güzel Sanatları burslu kazandı. Kendisi otizmlidir. Şu an
profesyonel bir piyanist. Şifahane’nin açılışında İstanbul’dan geldi, bize eşlik etti. Onunla gurur
duyuyorum. Ömrümce Ali gibi bir kaç kişinin hayatında daha yer edebilirsem bu en büyük zenginliğim
olur.
Şifahanenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ali örneğini bilen çok kişi çocuklarıyla buraya geliyor. Ücret talep etmiyoruz. Engelli bireyler toplu
olarak geliyor. Burası ekonomik kaygılarla açılmış bir yer değil. Daha sonra daha profesyonel olursak
belki değişim olur. Şuan burası buluşma noktamız. Gelen insanlar doğanın içinde kendilerini
seyrediyorlar, atların yakınında güzel bir binada, güzel müziklerin yapıldığı doğru frekansları
işitebildikleri, güzel vakit geçirebildikleri bir yer. Aileleri de çocuklar kadar psikolojik desteğe ihtiyaç
duyuyor. Yani onların varlığından haberdar olan ve kapılarını onlara sonuna kadar açan güzel
insanların olduğu bir yer burası. Gürsel Tonbul buranın kapılarını bize hiçbir beklentisi olmadan açtı.
Onların hassasiyetleri sayesinde bu güzellik yaşanıyor. Uzun vadeli bir oluşum olmasını istiyorum.